Gazların sıkıştırılması, endüstriyel uygulamalarda genellikle hava kompresörleri tipiyle gerçekleştirilir. Ancak pek çoğumuz bu sürecin neden bu kadar kolay olduğu konusunda tam olarak haberdar değiliz. Bu yüzden, hava sıkıştırmasının giriş ve çıkışlarına bir göz atmak faydalı olabilir.
Tüm gazlar, molekülleri arasında genellikle çok az çekim kuvveti bulunan, serbest hareket eden parçacıklardan oluşur. Bu nedenle, gaz molekülleri birbirlerine çok yakın olmadıkları için sıkıştırılmaları nispeten kolaydır. Ayrıca, hava kompresörleri gibi endüstriyel ekipmanlar, gazı sıkıştırmak için kullanılan özel tasarım ve teknolojiye sahiptir. Bu da gazların sıkıştırılmasını daha da kolaylaştırır. Peki ya havayı sıkıştırmak için kullanılan işlem ve teknoloji tam olarak nasıl çalışır? Bu konuyu daha detaylı inceleyerek, hava sıkıştırmasının giriş ve çıkışlarına daha yakından bakabiliriz.
Gazların sıkıştırılması neden kolaydır? Yeryüzünde üç farklı madde türü bulunmaktadır: katı, sıvı ve gaz. Katı maddeler, molekülleri çok yakın olduğu için sıkıştırılması zor bir yapıya sahiptir. Sıvılar ise daha küçük bir boşlukta bulunurlar ve ancak belirli bir basınç altında sıkıştırılabilirler. Ancak gazların sıkıştırılması oldukça kolaydır çünkü gaz molekülleri arasında fazla boşluk bulunur. Gazın bulunduğu alanı küçültmek ve gaza basınç uygulamak, moleküllerin daha yakın birbirine gelmesini sağlar ve gazı sıkıştırır. Örneğin, atmosferde bulunan oksijen, hidrojen gibi gazlar, basit bir kapta sıkıştırılarak depolanabilir. Aynı zamanda, bu özelliği gazların kir ve taş gibi katı maddelerden ayrılmalarını, su ve yağ gibi sıvı maddelerle karışmalarını ve endüstride çeşitli amaçlar için kullanılmalarını da kolaylaştırır. Bu nedenle, gazların sıkıştırılması diğer maddelere göre daha kolay bir işlemdir.
Örneğin, bir dalış silindirini göz önünde bulundurun: Yaklaşık 200-300 atmosfer basınca sahip olması nedeniyle yaklaşık 10-11 litre oksijen depolarlar. Eğer basınç standart 1 atmosfere düşürülecekse, oksijen takviyesi için yaklaşık 2500 ila 2600 litrelik bir silindire ihtiyaç duyulacaktır. Bu, moleküller arasındaki boşluğu en aza indirerek sıkıştırmayı mümkün kılar.
Hadi, hava sıkıştırması konusunu daha detaylı ele alalım.
Hava sıkışırsa ne olur? Bu durumda, öncelikle bilmeniz gereken şey, hava kompresörü ve havanın nasıl işlediğidir. Bir hava kompresörü, havayı sıkıştırarak yüksek basınç altında tutar. Bu yüksek basınçlı havanın ambiyans havası ile teması sonucu, sıkışan havanın içindeki su buharının yoğunlaşması sonucu saf oksijen ve azot gazı oluşur. Eğer hava kompresörünün yağlama sistemi sağlıklı şekilde çalışmıyorsa, hava da yağ içerecektir. Bu durum, özellikle hastanelerde kullanılan tıbbi ekipmanlar için hayati öneme sahiptir, çünkü tıbbi cihazların düzgün çalışması için temiz hava gereklidir. Eğer hava sıkışırsa, bu durum tıbbi ekipmanların bozulmasına ve hastalarda sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu durumda, sonraki aşama cihazın tam olarak kontrol edilmesi ve tıbbi cihazların tekrar kullanıma hazır hale getirilmesidir. Bu nedenle, hava sıkışması durumunda hemen gerekli önlemlerin alınması ve bu durumun önlenmesi için düzenli bakımın yapılması gereklidir.
Hava kompresörünüzün işlev görebilmesi için giriş enerjisine ihtiyaç duyar. Sağlanan bu enerji tamamen ısı enerjisine dönüşür. Bu, hava kompresörünüzün ısı üretme kapasitesinin giriş enerjisi ile uyumlu olduğu şeklini alır. Dolayısıyla şüphe duymayın; hava kompresörleri yoğun ısı üretirler. Çoğu durumda, bu üretilen ısıyı eşanjör yardımıyla tekrar kullanmak, örneğin yerel ısıtma sistemine aktarmak önerilir. Bu şekilde gereksiz enerji tüketimini önleyebilirsiniz.